25 Mart 2024 Pazartesi

artık romantik kurgular yayınlamaktan çekinmiyorum

 bol bol yazıyorum. bazen çok takıntılı, bazen sağlıklı değil ama yine de yazıyorum saçma sapan. nefret edenleri toplasam bile en azından birilerini bir araya getirmiş olurum, bir amaç uğruna.

13 Ocak 2023 Cuma

az yazıyorum ama her yere

 ben her yere yazıyorum. çabucak tükeniyorum, çok az yazmama rağmen. tükenecek bir şey de yok ki! nasıl tükeniyorum?

16 Aralık 2022 Cuma

Nereye gidiyorum?

 Yolum nereye gidiyor bilmiyorum. Nerede bir yol ayrımı var veya yoldan sapıyor muyum, yolumda ilerliyor, duruyor veya geriye doğru mu dönüyorum bilmiyorum. Bir yolum var mı, ondan bile emin değilim.
Bizden ne istendiğini umursamayalım, pekala. Fakat kendimizin ne istediğini bilmiyorsak ne yapmalıyız? Neden bu karmaşıklığı çözemiyorum, neden bu sorun bu kadar büyüyor? Zaman dursaydı veya geriye dönülebilseydi her şey çok kolay olurdu, evet. Daha zamanın var olup olmadığını bile bilmiyoruz. Yaşam öyle korkutucu ki, getirdiği sorumlulukların ağırlığını önceden göstermiyor ve sonrasında vuruyor. Keşke tüm yaşama hevesimi, tüm korkularımı kaybetsem ve kendimi ölüme bırakabilsem...

12 Ağustos 2022 Cuma

hey*

 önceki yazılarıma sadece bir göz gezdirdim. o kadar saçma sapan düşüncelerle dolu olduğuna eminim ki okumaya yeltenmedim bile. en eski, bu iki üç sene öncekilerden değil bu sene yazılmışlardan bahsediyorum. birkaçını kaldırdım ve birkaçı da duruyor. tam okumadığım için hangileri daha iyiydi bilemiyorum, bir ara tekrar göz atarım.

ben bu bloga hiçbir şey sığdıramam. kimse hiçbir şey sığdıramaz. eğer bütün vaktimi burada yazmaya harcasaydım, ayrıca yetişkinliğe yakın olsaydım belki pek çok şey yazmaktan çekinmezdim ama ayda yılda bir kez uğradığım yerde benim konuşacağım hiçbir şey yok. 

her gün yeni şeylere fırsat vermeye çalışıyorum, tembelliğimi devam ettiriyorum ve insanları kendimden uzaklaşmalarına sebep oluyorum. bunun yanında kapsamlı şekilde sayabileceğim pek çok eylem var tabii ama bir şeyler yazasım yok, zaten her zamanki gibi aklıma geleni uçuuryorum. 

kendimi kabullendim mi, bilmiyorum. belki eskisine göre daha iyidir. insanlara karşı tutumum veya ilişkilerim iyileşiyor sanıyordum ki hakikaten sosyal hayatım beni pek huzursuz etmemeye başlamıştı fakat son zamanlarda gene eski halime dönüyormuşum gibi hissediyorum. belki çıkarcı biriyimdir, belki saf sevgi besleyebildiğim insanlar yoktur, belki hiçbir şey merak etmiyorumdur, belki de yalnızca eğlenmek ve bir süreliğine kafam güzel takılmak istiyorumdur. 

düzene ayak uydurabildiğim için pek sıkıntı çıkarmıyorum. yani tam olarak ayak uyduramasam da öyleymiş gibi gösterdiğim için hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. istediğim bir şeyler yeni yeni olmaya başladı ama pek hayalim yok. ne yapacağıma karar veremiyorum ve kafamda bir şeyler oluşsa da harekete geçmiyorum, herkes gibi. herkes gibi dememe gerek yok zaten ben herkesim. 

kısacık hayatımda belki bunu demek için çok gencim ama yaşama amacımı bulamamışken ne yaparsam yapayım pişman olacakmışım gibi hissediyorum. seçtiğim şeyin gidişatını veya sonunu beğenmediğimde hala bir şeyleri değiştirebileceğime inanmadığım için bu kadar korkuyorum bir şeylerin peşine düşmeye, bir şeylere başlamaya. ne yaparsam yapayım yok olup gideceğim, ne yaparsam yapayım pek bir önemi olmayacak ama bir yandan bu yaşamım çok değerliymiş gibi geliyor. her neyse ne zaman varoluşsal aptal sancılarımı yazsam veya bunun hakkında konuşsam sonrasında pişman oluyorum o yüzden uzatmayacağım.

en alakasız kişiler beni dostum dediğim ama anlamını bile kavrayamadığım bu derin ilişkiler yürütmeye çalıştığım kişilerden daha iyi tanırken ben ne yapacağımı bilemiyorum. zaten her halükarda yanlış anlaşılıyor ve etiketleniyorum. çevremdekiler dosdoğru benimle iletişim kurmak yerine kafalarındaki beni daha da doldurarak asıl olan ben olarak kabul ediyor. ben boktan biriyim.

ne kadar sıradışı biri olduğumu düşünmek istesem de, yok. sıradan olduğumu biliyorum ve bunu kesinlikle kabul etmeliyim. ayrıca pek çok durum ve faktörü fark etmeliyim ki benliğim güvende olsun. pek çok duyguyu, hissi, pek çok tecrübeyi, bilgiyi, pek çok fikri ve düşünceyi öğrenmeliyim ki o zaman bir şeylere karar vermek veya bir şeyleri benimsemek için aklım selim olsun.

bir şeylerden bahsetmek istemezken gene aklıma geleni yazıverdim. ileride kaldırmazsam iyi. affedersiniz, kaldırırsam daha iyi. değişim ya da farklı bir bakış açısıyla önceki günden daha dolu olma durumu iyi bir şey. bazı durumlarda kötü oluyor gerçi. şu anlık böyle düşünüyorum, lütfen.

11 Haziran 2022 Cumartesi

***

 yalnızca ilgimi çeken, çekmese bile işime gelecek olanı yapmaya, onu seçmeye çalışıyorum. kendime bir hedef belirleyemiyorum veya geleceğim hakkında bir hayale sahip olamıyorum. hiçbir şey bilmiyorum ve pek de çabalamıyorum. pek azimli biri de değilim ve zaten ne istediğimi bilmediğimden dolayı saydığım hiçbir şeye kolayca sahip olamam. her şey çok anlamsız geldiğinde, hiçbir şey istemiyor olman normal değil midir? ne yapman gerektiğini nasıl bilebilirsin? belirli, küçük arzularla yaşamımızı sürdürüyoruz. kimileri gibi büyük hayallere kapılamıyoruz çünkü ne işe yarayacağı hakkında hiçbir fikrimiz yok. belki her şey inançtan kaynaklıdır. belki de onlar inandıkları şeyler sayesinde bu kadar azimli ve kararlıdır. belki de biz inandığımız şeyler yüzünden bu kadar vazgeçmişizdir. kendi inançlarımızı ve fikirlerimizi öylece değiştirebilir miyiz ki? biz niye varız allah aşkına? neden kimse bu soruma cevap vermek istemez!

bunlar kolayca konuşabileceğimiz şeyler değil. bunlar belirli insanlarla konuşabileceğimiz şeyler değil. belki de bunlar hiç konuşabileceğimiz şeyler değildir. konuşacak, aktarılması gereken sayamadığımız kadar şey var bu dünyada. nasıl olur da bu kısacık yaşamamızda bunca şeyi paylaşabiliriz? paylaşmak istemeyenler ne olacak peki? hiçbir zaman yeterli olmayacak. hiçbir zaman yetişemeyeceğiz. bu belirsizlikte ve hiçbir şeyin gerçek olmadığı bu adını koyamadığımız süreçte yaşamaya devam edeceğiz sadece. hayır, "hayat" adını vermek için yeteri kadar iyi değil. bu yüzden adını koyamıyoruz. bu kadar basit değil, olmamalı.

4 Mayıs 2022 Çarşamba

selamlarımı sunarım*

nasıl geçtiğini anlamadan 16 senemi doldurdum. medya bizi yanlış yöne teşvik ediyordu ve ben de o yola yöneldim. yaklaşık bir buçuk senedir bir şeylerin farkında olsam da çok vakit kaybettim. hala vakit kaybediyorum ama en azından daha selim bir akılla. 

hala özendiğim şeyler var ve hala medyanın sunduğu şeyler ilginç geliyor. fakat hakikatten ve kendi benliğimden vazgeçmemenin daha iyi olduğunu düşündüğümden buna çabalıyorum. sadece ne istiyorsam o. ben kimsem, ben kendimi bile tanımıyor olsam bile benliğimi satmayacağım. olmadığım biri gibi davranmayacağım. bir şeyleri iyi yönde değiştirmeye çalışmak her zaman benliğinden vazgeçmek anlamına gelmez, bu yüzden her değişimi reddetmem doğru olmaz. zaten zaman geçtikçe dünden daha da dolu oluyorum ve bu değişmeme sebep oluyor. değişimin varlığını yok sayamam. 

mutlu olmak istiyorum, mutsuz olmak istiyorum, aşık olmak istiyorum, nefret etmek istiyorum, merak ve ilgisizlik, tek bir şeye odaklanmak ve her şey üzerinde durmak, endişe ve korku, güzellik ve yalanlar, güzellik ve gerçeklik, gerçek, gerçek, doğru olan şey... bana doğru gelen şey, sevdiğim, nefret ettiğim.

ne istiyorum? nasıl yaşarsam mutlu olacağım, neyin peşinde koşacağım? koşacak mıyım? bir adım bile ilerleyebilecek miyim? boş bir kabuğun içinde olmak... hiçbir şekilde bu hissi değiştiremiyorum. ne yaparsam, neye inanırsam o kabuktan sonunda çıktığımı düşünürüm ki? öyle düşünsem bile o kabuktan çıkmış olacak mıyım? hiçbir şey doğru gelmiyor, hiçbir şey gerçek gelmiyor. hiçbir şey var olmuyor gibi.

düzenleme: bunları yazdığım tarih 26 mart idi. o zamanlar doğum günüme iki hafta vardı. yayınladığım tarih ise 4 mayıs olacak. doğum günümden yaklaşık dört hafta sonrasındayım. yaklaşık bir buçuk ay sonunda her seferinde olduğu gibi gene olduğumdan daha doluyum ve o zaman bilmediğim pek çok şeyi şu an biliyorum.

o zamana göre sosyal medya kullanımımı azaltmıştım fakat son günlerde biraz daha sosyal medyada takılır oldum. gene de benliğimden vazgeçmiyor, kendi isteklerimin ve arzularımın farkına varıyorum. bir başkası gibi davranmaya çalışmıyorum. havalı olmadığımı ve ne kadar sıkıcı olduğumu biliyorum; ne kadar kararsız, iğrenç ve bencil olduğumu da. kendim olmayı kabulleniyorum fakat keşke beni tamamıyla kabullenen harika insanlarla tanışabilseydim. ortalamaya göre güzel biriyim o yüzden benden hoşlanan pek çok insana rastlıyorum fakat hepsinin kafasındaki 'ben', yalnızca kendi kafalarında kurdukları 'ben' olduğundan oldukça eminim. hep farklı veya onlara uygun biri olduğumu sanarak davranıyorlar fakat işin sonunda hepsi bıkmış oluyor. dolayısıyla güzel bir surata sahip olmak o kadar da "güzel" değil. komik olmayı, kafadar veya akıllı biri olmayı isterdim.

çok ilham dolduğum zamanları seviyorum, bana hayatın biraz zevkli olduğunu hatırlatıyorlar. gerçekten gülmeyi de çok seviyorum, bu da zevkli. daha zevkli olan kaç tane şey var bilmiyorum ama zevk almayı da çok seviyorum.

hala hiçbir şey doğru gelmiyor ve eskiden korkmadığım pek çok şeyden korkmaya başladığım gibi, eskiden korktuğum pek çok şeyden şu anda endişe etmiyorum. her şey sarpa sarıyor gibi. belki de öyle değildir ama gene de umursamaz olduğum kadar takıntılı olduğum zamanlar da oluyor. hiçbir şeyi sevmiyormuş gibi hissettiğim kadar pek çok şeyi hakikaten seviyor gibi hissediyorum. 

yaşlanmak istemiyorum. ergenliğimi atlatacak olmak bir kaç şeyi çözecek olsa da çok korkutucu. çünkü çözülen şeyler olduğu kadar da sorunlarım artacak. bunu herkes bilir. umut ediyorum ki, yetişkinliğim bir pişmanlık olmasın ve gençliğimde ileride taşıyacak yükler edinmeyeyim.

teşekkür ederim. bunu yayınlamışım demektir bu.

12 Mart 2022 Cumartesi

sar başa

 bir başlangıcın üzerinden çok uzun süre geçti ve yayınlanan pek çok yazı kaldırıldı. yararsız, artık temsil edilmeyen fikirlerle çevrili ve zorlama oldukları için blog içinde kalmalarına göz yumulamazdı.

bu blog işine 14 yaşlarında başladığım için saçma sapan içeriklerle doldurmuş olmamı normal buluyorum. bundan sonra ne tür içerikler paylaşacağım hakkında çok da bir fikrim yok ama en azından daha okunabilir ve ilgi çekici yayınlar paylaşmayı planlıyorum.

20 Haziran 2020 Cumartesi

tiara'nın kafasındaki bitki

      küçük bir şeylerin başlangıcı, aslında asıl tarih bu senenin şubat'ı idi. fakat işler yolunda gitmeyince buradan devam etmeye karar verdim ve her şeyi yok ettim, yeni bir başlangıç için.
      aslında kafasında bitki olan benim. yine de bunu kendi karakterlerimde kullanmayı seviyorum. umarım en kısa sürede onları sizlerle tanıştırabilirim.