4 Mayıs 2022 Çarşamba

selamlarımı sunarım*

nasıl geçtiğini anlamadan 16 senemi doldurdum. medya bizi yanlış yöne teşvik ediyordu ve ben de o yola yöneldim. yaklaşık bir buçuk senedir bir şeylerin farkında olsam da çok vakit kaybettim. hala vakit kaybediyorum ama en azından daha selim bir akılla. 

hala özendiğim şeyler var ve hala medyanın sunduğu şeyler ilginç geliyor. fakat hakikatten ve kendi benliğimden vazgeçmemenin daha iyi olduğunu düşündüğümden buna çabalıyorum. sadece ne istiyorsam o. ben kimsem, ben kendimi bile tanımıyor olsam bile benliğimi satmayacağım. olmadığım biri gibi davranmayacağım. bir şeyleri iyi yönde değiştirmeye çalışmak her zaman benliğinden vazgeçmek anlamına gelmez, bu yüzden her değişimi reddetmem doğru olmaz. zaten zaman geçtikçe dünden daha da dolu oluyorum ve bu değişmeme sebep oluyor. değişimin varlığını yok sayamam. 

mutlu olmak istiyorum, mutsuz olmak istiyorum, aşık olmak istiyorum, nefret etmek istiyorum, merak ve ilgisizlik, tek bir şeye odaklanmak ve her şey üzerinde durmak, endişe ve korku, güzellik ve yalanlar, güzellik ve gerçeklik, gerçek, gerçek, doğru olan şey... bana doğru gelen şey, sevdiğim, nefret ettiğim.

ne istiyorum? nasıl yaşarsam mutlu olacağım, neyin peşinde koşacağım? koşacak mıyım? bir adım bile ilerleyebilecek miyim? boş bir kabuğun içinde olmak... hiçbir şekilde bu hissi değiştiremiyorum. ne yaparsam, neye inanırsam o kabuktan sonunda çıktığımı düşünürüm ki? öyle düşünsem bile o kabuktan çıkmış olacak mıyım? hiçbir şey doğru gelmiyor, hiçbir şey gerçek gelmiyor. hiçbir şey var olmuyor gibi.

düzenleme: bunları yazdığım tarih 26 mart idi. o zamanlar doğum günüme iki hafta vardı. yayınladığım tarih ise 4 mayıs olacak. doğum günümden yaklaşık dört hafta sonrasındayım. yaklaşık bir buçuk ay sonunda her seferinde olduğu gibi gene olduğumdan daha doluyum ve o zaman bilmediğim pek çok şeyi şu an biliyorum.

o zamana göre sosyal medya kullanımımı azaltmıştım fakat son günlerde biraz daha sosyal medyada takılır oldum. gene de benliğimden vazgeçmiyor, kendi isteklerimin ve arzularımın farkına varıyorum. bir başkası gibi davranmaya çalışmıyorum. havalı olmadığımı ve ne kadar sıkıcı olduğumu biliyorum; ne kadar kararsız, iğrenç ve bencil olduğumu da. kendim olmayı kabulleniyorum fakat keşke beni tamamıyla kabullenen harika insanlarla tanışabilseydim. ortalamaya göre güzel biriyim o yüzden benden hoşlanan pek çok insana rastlıyorum fakat hepsinin kafasındaki 'ben', yalnızca kendi kafalarında kurdukları 'ben' olduğundan oldukça eminim. hep farklı veya onlara uygun biri olduğumu sanarak davranıyorlar fakat işin sonunda hepsi bıkmış oluyor. dolayısıyla güzel bir surata sahip olmak o kadar da "güzel" değil. komik olmayı, kafadar veya akıllı biri olmayı isterdim.

çok ilham dolduğum zamanları seviyorum, bana hayatın biraz zevkli olduğunu hatırlatıyorlar. gerçekten gülmeyi de çok seviyorum, bu da zevkli. daha zevkli olan kaç tane şey var bilmiyorum ama zevk almayı da çok seviyorum.

hala hiçbir şey doğru gelmiyor ve eskiden korkmadığım pek çok şeyden korkmaya başladığım gibi, eskiden korktuğum pek çok şeyden şu anda endişe etmiyorum. her şey sarpa sarıyor gibi. belki de öyle değildir ama gene de umursamaz olduğum kadar takıntılı olduğum zamanlar da oluyor. hiçbir şeyi sevmiyormuş gibi hissettiğim kadar pek çok şeyi hakikaten seviyor gibi hissediyorum. 

yaşlanmak istemiyorum. ergenliğimi atlatacak olmak bir kaç şeyi çözecek olsa da çok korkutucu. çünkü çözülen şeyler olduğu kadar da sorunlarım artacak. bunu herkes bilir. umut ediyorum ki, yetişkinliğim bir pişmanlık olmasın ve gençliğimde ileride taşıyacak yükler edinmeyeyim.

teşekkür ederim. bunu yayınlamışım demektir bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder